6 Haziran 2013 Perşembe

Cennetlerin İsimleri

  2-Bölüm


İKİNCİ Bölüm


Cennetlerin isimlerini, vasıflarını ve sayılarını onlarda olan nehirleri, ağaçları, binalarının çeşitlerini, nimetlerini, hurilerini ve gılmanlarını dört madde ile açıklar.

Birinci Madde


Cennetlerin isimlerini ve sıfatlarını ve onlarda olan nehirleri, ağaçları ve meyvelerini, yüksek şatoları ve gözalıcı elbiseleri bildirir.

Ey aziz, malum olun ki, müfessirler ve muhaddisler ittifak etmişlerdir ki: Hak Taala, arş ve kürsün altında, yedi göğün üstünde, arşın nuru ile sudan ekiz cennet yaratmıştır. Bunlar, biribirinden yüksektir. En yükseği adn cennetidir ki, Mevla'nın görülme yeridir. Birinci cennetin ismi, darülcelaldir ki, beyaz incidendir. İkinci cennetin ismi, darüsselamdır ki, kırmızı yakuttandır. Üçüncü cennetin ismi, cennetülme'vadır ki, yeşil zebercettendir. Dördüncü cennetin ismi cennetülhulddur ki, sarı mercandandır. Beşinci cennetin ismi, cennetünnaimdir ki, beyaz gümüştendir. Altıncı cennetin ismi, cennetülfirdevsdir ki, kırmızı altındandır. Yedinci cennetin ismi, cennetülkarardır ki, misktendir. Sekizinci cennetin ismi, cennetüladndir ki, terleyen incidendir. Bu adn cenneti, surlarla çevrili bir şehrin ortasındaki yüksek dağın üzerinde bulunan iç kale gibidir. Bütün cennetlerin içinde ve ortasında olduğundan, hepsine komşu, şereflendirilmiş bir mekandır; cennetlerin nehirlerinin çoğunun kaynağıdır. Burası sıddıkların, hâfızların makamıdır. Rahman'ın tecelli mahallidir.
Her cennetin bir kapısı vardır ki, uzunluğu ve genişliği yüz yıllık yoldur. Her kapı iki kanatlıdır ve tek parça sarı altındandır. Çeşitli renklerde cevherle işlenmiş ve nice bin nakış ile süslenmiştir. Birinci cennetin kapısı üzerinde: "La ilahe illallah Muhammedün resulüllah" yazılmıştır. Öteki kapıları üzerinde: "La ilahe illallah diyene azap etmem" yazılmıştır. Bütün cennetlerin toprağı misk, taşları cevher, bitkileri, zaferan çiçeklerinin renginde, kıpkırmızıdır. Binalarının bir cephesi altın, bir cephesi gümüş ve sıvası anberdendir. Sarayları terleyen incidir, köşkleri sarı yakuttur. Sarayların ve binaların kapıları hep mücevherdir. Her sarayın önünde dört nehir akar. Nehirlerden biri abıhayat, biri halis süt, biri tertemiz şarap, biri saf baldır. Nehirlerin etrafı meyveli ağaçlarla baştan aşağı bezenmiştir. Cennet ağaçlarının dalları kurumuz, yaprakları dökülüp çürümez, Meyveleri sürekli tazedir. Yedi cennetin en âlâsı olan sekizinci cennette nice akan ırmaklar daha vardır. Bunlardan biri rahmet nehridir ki, bütün cennetleri dolaşır. Suyu, hepsinden saf ve baldan tatlıdır. Rengi kardan beyazdır. Kum inciden üstündür. Cennet nehirlerinin biri dahi kevser nehridir. Hak Taala, onu, sevgili Habibi Muhammed sallallahu aleyli vesellem hazretlerine vermiştir. Nitekim ona hitap edip: "Biz sana kevseri verdik," (108/1) buyurmuştur. O nehrin genişliği üçyüz fersah mesafedir. Onun kaynağı arşın altı olup, oradan sidreye gelir, oradan cennet-i firdevse dökülür. Öyle süratli akar ki, yaydan fırlayan ok gibi firdevs-i âlayı ve altında olan cennetleri geçerek dolaşır. Rengi sütte beyaz, tadı şekerden şirin, kokusu anberden hoştur. ondan bi kere içen bir daha susamaz. asla bir illet ve hastalık görmez.Lezzeti ebedi damağından gitmez. İlk cennetin kapısı yanında, kevser nehrinin kenarında, renkli cevherlerden kâseler vardır, sayıları yıldızlardan çoktur. Ümmetlerin haşrinden sonra, cehennem köprüsünden geçenler, Habib-i Ekrem sallallahü taala aleyhi vesellem cennete girmeden önce ümmetiyle ondan içseler gerektir. Kevser nehrinin kenarlarında, terleyen inciden ve kırmızı yakuttan daha saf yüksek ağaçlar vardır ki, dalları çeşitli sadalarla nağme ederler. Dallar üzerinde cins cins kuşlar değişik seslerle tesbih ederler. Cennet nehirlerinin biri, kâfur nehridir. Biri tesnim nehri, biri selsebil nehri, biri mühürlü rahik nehridir. Bu nehirlerden başka yüksek cennetler içinde nice bin akan nehir vardır ki, etraflarında nice yüzbin meyveli ağaçlar vardı. cennetlikler için nice ipek döşekler gibi, nice bin gözalıcı elbise vardır. Nice çeşit lezzetli yiyecekler ve tertemiz içecekler vardır ki, hesabını ancak Hak Taala bilir.
Cennetlerin genişliği, yani sekiz sûrundan her iki sûrun arası, yer ve gök arası kadar farz olunup, cennetlerin uzunluğu hudutsuz ve sınırsız sayılmıştır. Fakat cennetlerin derecelerinin tümü, altıbin altı yüz altmışyedi derece bilinmiştir; Kur'an âyetleri sayısınca hesaplanmıştır. Her iki derecenin arası, beşyüz yıllık mesafe bulunmuştur. Çünkü cennetlikler, ezberledikleri Kur'an ayetleri adedince derecelere nail olmuşlardır. O halde Kur'an hâfızları, cennetlerin en üstününü bulmuşlardır ve adın cennetinin ortasına ulaşmışlardır.

 İkinci Madde


Cennet nimetlerinin çeşitlerini ve cennetlerde bulunan huri ve gılmanları, Rahman'a kavuşmayı ve görmeyi bildirir.

Ey aziz, malum olsun ki, müfessirler ve muhaddisler ittifak üzere beyan etmişlerdir ki: Cennetlikler için olan nimetler, her durumda hazır olup, arzu ettiklerinde önlerine gelir. Yüksek ağaçların sarkan meyveleri, işaretleriyle ellerine gelir ve her anca çeşitli meyvelerle lezzetlenirler. Her ne yiyecek ve içecek isterlerse hazır bulurlar. Kazanmaya ve pişirmeye hacet yoktur. Zira cennette zahmet ve ateş olmaz.
Cennet ağaçlarının en büyüğü tuba ağacıdır ki, kökü sidrede, dalları ve meyveleri cennet saraylarının içindedir. Tıpkı dünyada güneşin yukarıda bulunup, ışığı bütün evlere girdiği gibi. Tubanın aslı, cennetin yukarısında olan sidrede bulunup, sayısız dalları cennet saraylarına inmiştir. Cennetlikler, onun çeşitli meyvelerinden meyvelenip, her demde nice lezzet bulmuşlardır.
Müminler için renkli döşeklerle süslü saraylarda ve şatolarda, yastıklar üzerinde aner saçlı, hilal kaşlı, kara gölü, güneş yüzlü, şirin sözlü, işveli ve nazlı, inci dişli, mercan dudaklı, gül yanaklı, selvi boylu, güzel huylu, gülden taze ve taravetli huri kızları vardır. Bunlar cennetliklerin temiz eşleridir. Her birisi yetmiş kat elbise giymiştir. Renkleri çeşitli, ölçüleri hafiftir. Her hurinin taravetli teni cam gibi şeffaftır. Başlarına nur renkleriyle ışıldayan taçlar koymuşlardır. Çeşitli cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerinde oturup, müminlere bakarlar. Karşılarında hizmet için nice bin çocuk ve gılman saf saf dizilmişlerdir.
Cennetlere giren müminler ebedî orada kalırlar,r asla çıkmazlar. Selamla şirin sohbetler edip, boş sözle asla hatır yıkmazlar. Cennetlikler için asla ihtiyarlama yoktur. Elbiseleri eskimez. Gönülleri zengin, gözleri toktur. Yerler, içerler fakat ayak yoluna gitmezler. Yiyip içtikleri latif bir buhar gibi olup, gül suyu gibi bedenlerinden sızar, asla küçük su dökmezler. Oradaki huriler ve kadınlar, hayızdan, nifasdan ve buna benzer şeylerden uzak ve pak olmuşlardır. Cennetlikler her an ve her zaman emniyet içindedirler. Üzüntüden, gamdan, bir şeyler tedarik etmekten kurtulmuşlardır. Hastalıklardan ve sakatlıklardan selamet bulmuşlardır. Sıhhat ve âfiyette ebedî sevinçlidirler. Saadetleri sonsuzdur. Müminler için Rahman'ın melekleri, her hafta bir kere mücevherle donatılmış buraklar getirip, Hak Taalanın selam ve davetini tebliğ ederler, müjdelerler. Onlar da, buraklara binip, adn cennetine yükselip giderler. Hak Taalanın misafirhanesine varıp, ikram ve izzetlerini görüp, çeşitli nimetlerini yiyip, selam ve kelamını işitip, Hak'kın cemalini gözleriyle müşahede ederler. Görüntüsünün lezzetinden mest olup, cennet nimetlerini unutup giderler. Oradan Hak'kın izniyle yine kendi makamlarına dönerler.
Bütün cennetleri bekçisi ve hâkimi, sevimli ve büyük bir melektir. Şekli insan, ismi Rıdvan'dır. Cennetler içinde gece ve gündüz olmaz. Bütün cennetler bir an ışıksız kalmazlar. Çünkü cennetlerin gökyüzü Rahman'ın arşıdır. Her an arşın nurları onları ışıklandırır.

 Üçüncü Madde


Cennet nimetlerinin hülasası ve o devlete nail olanı bildirir.

Ey aziz, malum olsun ki, Hak Taala kutsî hadiste azametle şöyle buyurmuştur: "Ey insanoğlu! Sen dünyaya nice rağbet ve iltifat edersin ki, o fanidir. Nimetleri geçicidir, hayatı sınırlıdır. Gerçekten benim katımda, bana itaat eden insan için sekiz cennet hazırlamışımdır. Kapıları dahi sekizdir. Her bir cennette zaferandan yetmiş bin bahçe vardır. Her bir bahçede inci ve mercandan yetmiş bin belde vardır. Her bir belde içinde kırmızı yakutta yetmişbin saray vardır. Her bir sarayda zebercetten yetmişbin daire vardır. Her bir dairede sarı altından yetmişbin oda vardır. Her bir oda içinde sarı yakuttan yetmiş bin yatak vardır. Her bir yatak üzerinde süslü ipekten yetmiş bin döşek döşenmiştir. Her bir döşek üzerinde bir huri kızı ve her bir hurinin önünde sarı altından bir sini vardır. Her bir sinide renkli cevherlerde yitmişbin tabak vardır. Her bir tabakta başka çeşit yemek vardır. Her bir saray altında akan dört nehir vardır. Bunlardan biri su, biri süt, biri şarap, biri saf baldır. Her bir nehrin kenarında yetmiş bin ağaç vardır. Her bir ağacın yetmişbin çeşit meyvesi ve yetmişbin renk yaprağı vardır. Her bir ağaç üzerinde renkli kuşlardan yetmişbin çeşit kuş vardır. Her bir kuş yetmişbin çeşit sada ile bana tesbih eder. Benim itaatkar kullarıma bunlardan başka her bir saatte yetmişbin çeşit hediye bahşederim ki, ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş ve ne gönüllerden geçmiştir. Cennetliklerin elbiseleri yetmiş kat cennet elbisesidir. Bunlar, incelik ve zerafetlerinden dolayı biribirini gizlemeyip, alttaki elbiselerin renkler pırıl pırıl olup, üsttekilerin renkleriyle karışarak ortaya çıkar. Cennetlikler, cennetlerden ne çıkarlar, ne de ölüm görürler; ne ihtiyarlar, ne gam yerler. Ne korku, ne hüzün çekerler. Ne namaz kılarlar, ne oruç tutarlar. Ne hastalanırlar, ne ağlarlar. Ne küçük su dökerler, ne büyük su; ancak gül suyu gibi ter dökerler. O halde, kim ki benim rızamı ve cennetimi isterse, dünyadan az ile kanaat edip, dünyanın gâni olan izzet ve lezzetlerini terk etsin. Habibime uyarak, onun yolunda gitsin."
Beyt
Ebedî cennet nimetleri helaldir o kimseye
Elini dudağını sürmez cihan nimetlerine

 Dördüncü Madde


Liva-yı hamd ve Beyt-i mamuru bildirir.

Ey aziz, malum olsun ki, müfessirler ve muhaddisler ittifak etmişlerdir ki: Hak Taala, Habib-i Ekrem sallallahü taala aleyhi vesellem hazretlerine bahşeylediği Liva-yı hamd ismiyle adlandırılan sancak-ı şerifdir ki; mahşer gününde Muhammed ümmeti onun altında toplanıp o ümmetinnin şefaatçisi olan Peygamber, kendisine vaad edilen makam-ı mahmuda erip, liva-yı hamd altında bulunan ümmetine şafaat eylese gerektir. Halen o Liva-yı hamd, cennetin en yüksek yerinde, sonsuz bir sahrada hamd dağı üzerinde dikilmiş büyük bir alemdir. Uzunluğu bin yıllık mesafedir. Gönderi beyaz gümüştendir, yeşil zebercettendir; alemi kırmızı yakuttandır. Onun üç köşesi vardır ki, her iki köşesinin arası beşyüz yıllık mesafedir. Üzerinde nurdan üç satır yazılmıştır. Her bir satırın uzunluğu beşyüz yıllık mesafedir. Birinci satır: "Bismillahirrahmanirrahim," ikinci satır: "La ilahe illallah Muhammedün resulüllah", üçüncü satır: "Elhamdü lillahi Rabbilalemin." büyük livanın altına yetmiş bin liva daha vardır. Her birinin altıda yetmişbin melek safı vardır. Her bir safta yetmişbin melek durup, Hak Tealaya tesbih ederler.
Beyt-i mamur, firdevs cennetinde kırmızı yakuttan bir yüksek kubbe idi. Hak Taala, Adem aleyhisselaı cennetten yeryüzüne indirdiğinde, tevbesini kabul eylemişti. Ona ikram içi Beyt-i mamuru yüksek cennetten bu dünyaya indirip, Kâbe'nin yerine koymuştu. Ta ki bu, Adem aleyhisselam içi cennet yadigârı olup, onu tavaf ve ziyaret kıla. Beyt-i mamurun iki kapısı vardı. Biri doğuya, biri batıya açılmıştı. Beyt-i mamurun içinde nurdan üç kandil vardı. Onların ışığı, ne kadar yeri aydınlatmışsa, o arazi halen Kabe4nin haremi olmuştur. Hak'kın emriyle, yedi gökte sakin melekler, nöbetle inip, hazreti Adem aleyhisselamla Beyt-i mamuru tavaf ederlerdi. Beyt-i mamur, hazreti Adem aleyhisselamdan sonra hazreti Nuh aleyhisselamın zamanına değin yeryüzündeydi. Buradan, tufandan önce dünya göğüne kaldırılmıştır. Kıyamete kadar orada kalıp, sonra yine cenette yolan mekanına kaldırılsa gerektir.
Beyt-i mamurun yeryüzünde olan mekanında, hazreti İbrahim aleyhisselam, Hak'kın emriyle Kâbe'yi bina etmiştir. Eğer Beyt-i mamur, gökten düşse, Kabe'nin üzerine iner. Yerdeki Kabe ile gökteki Beyt-i mamurun arası haram-ı şeriftir. Halen Kabe'nin duvarında bulunan ve öpülen hacer-i es'ad, beyt-i mamurdan yadigâr kalmıştır. Bu taş, kırmızı yakut iken, tufanda Hak'kın emri ile hacer-i esved (siyah taş) olmuştur. Beyt-i mamurun dünya semasında bulunuşu odur ki; her gün ona yetmiş bin melek girip, onda namaz kılarlar. Onlar bir sınıf melektir ki, onlara "cin" dahi derler, zira ki "iblis) onlardandır. Onların sayıları o kadar çoktur ki, onlardan beyt-i mamura bir kere girene kıyamete değin bir dahi sıra gelmez.

Vücuttaki Seğirmelerin Anlamları

Marifetname ‘ den Seğirmeler ve Anlamlarını açıklayan bilgiler

Marifetname den: Seğirmeler ve AnlamlarıKim damar oynar neden ?

Hak’dır, onu debreden

Anla işârâtını,

Bekle beşarâtını

Başın tepesinin seğirmesi: Makamdan haber verir. Başın önünün seğrimesi,devlete yeser oldu.

Başın yan tarafının seğirmesi
: gerek sağ ve gerek sol,hayırdır.
Alın seğrimesinde: sağ iyş, sol haberdir

Kaş seğirmesinde
: sağ ve sol dostluktur. Kaşların ortası seğrirse; sağı zevk, solu kederdir.
Dil seğirirse: Sağı hüzün, solu şenliktir.

Gözün dışının seğirmesinde
 : Sağda kötüleme, solda zinettir. göz bebeği seğrimesinde; Sağı ağrı, solu sürurdur.
Göz kuyruğu seğirmesinde : sağda sevinç, solda maldır. Göz altı seğrimesinde; sağda sevinç, solda hışımdır.
Yanak seğirmesinde: sağda hayır solda maldır.

Burun kaşınması yoldur
: Sağda kahır, solda mevkidir.
Dudak üstü seğirmesinde: sağda rızık, solda şenliktir. Dudak ucu seğrimesinde; sağda zarar, solda şenliktir.
Dudak altı seğirmesi: sağ ve solda yahşidi.

Seğriyen çene
: sağda iyş, solda güzelliktir.

Kulak seğrir
: sağ ve solda hoş haberdir. Boğaz da kulakla seğirirse; sağda mal, solda gamdır.
Pazu ve el seğirmesi: sağda rızık, solda maldır. Dirsek seğirir; sağda ve solda hoş haberdir.
Kolların seğirmesi: sağda kötüleme, solda manevî ayıptır. Bilek seğrimesi; sağda mal, solda meşakkattir. el üstü seğirmesinde; sağda hüzün solda şereftir. El seğirmesi;sağ ve sola rızık ve maldır.

Başparmak seğrimesine
: sağda yük, solda kâmdır.Şahadet parmağı titrerse; sağda ve solda sebeblerdir. Orta parmak; sağda hüzün, solda
şenliktir. Serçe parmak seğrimesi; sağda mevki, solda gamdır.
Yüzük parmağı seğirmesi: solda hayır, sağda maldır.
Göğüs seğirmesi: Sağı hüzün, solu sürurdur.
Göbek seğirmesi: sağdahüzün, solda sürurdur Bedenin bir yanının seğrimesi; sağı sevinç, solumaldı. Böğür seğrimesi, solu rızık, sağı mevkidir.
Uyluk seğirmesi: sağı mihr, solu oğuldur.
Husye seğirmesi: sağda çocuk, solda gamdır. Baldır seğrimesi; sağ iyş, sol seferdir.
Diz seğirmesi: sağdahüzün, solda sürurdur. Diz altı seğrimesi; sağda yol, solda kaderdir.
Bacak seğirmesi: sağda mal, solda mevkidir ve yolculuktur. Bacak dışı seğrimesi;sağda yol, solda erzaktır
Bacak içi seğirmesi: sağda mal, soldaayrılıktır. Topuk seğrimesi; sağda kavuşma, solda seferdir.
Ayak arkası seğirmesi: Sağda hüzün, solda safadır. Topuk ve el seğrimesi; sağda yürüme,solda maldır. Taban seğrirse; sağda yürüme,
solda şereftir.
Başparmak seğirmesi: Sağda mal, solda kâmdır. İkinci parmak seğrimesi; sağa ve solda hoş haberdir. Orta parmak; sağda ve solda cidaldir.
Serçe parmak seğirmesi: Sağda cidal, solda sürurdur. Serçe parmak yanındakinin seğrimesi; sağ vesolu rızık ve maldır.
Eğer bir yerin seğirirse, bak, burada hükümleri hatırla ve şüphesiz itimat et. Damar neden oynar? Hak’dır onu depreten O an işaretlerini anla ve müjdelerini bekle.

Marifetname'nin bölümleri

Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın ansiklopedisi
1 - Bölüm
Kur'an âyetleri ve Peygamber hadislerinin bildirdiği şekilde itimat ve itikat olunacak dinî hususlara ve kesinlikle ihtiyaç ola İslâm bilginlerinin görüşlerine göre; Arş'ın yaratılışının tertibini, Kürs'ü, Cennetleri, gökleri, yerleri, denizleri, ışıkları, kıyamet alâmetlerini, kıyametin hal ve durumlarını, cihanın harap oluşunu ve yokoluşunu, Rahman'a kavuşma âleminin (Ahiretin) ebediliğini dört bölümle tafsil eder.
2 - Bölüm
Cennetlerin isimlerini, vasıflarını ve sayılarını onlarda olan nehirleri, ağaçları, binalarının çeşitlerini, nimetlerini, hurilerini ve gılmanlarını dört madde ile açıklar.
3 - Bölüm
Cennet altında olan perde melekleri, denizleri, hazineleri, yedi göğü ve her gökte olan melekleri, güneş, ay ve yıldızların hareketlerini, kâinatın durumu ve atmosferi dört madde ile açıklar.
4 - Bölüm
Yedi denizin, sekiz kaf dağının, yedi yerin ve her tabakanın sakinlerini, cehennemi ve şedi tabakasını ve her bir tabakasında bulunanların, kıyamet şartlarının ve kıyamet hallerinin, âlemin yokoluşunun ve mahşerin durumlarının yaratılış keyfiyetini; beş madde ile beyan eder.
5 - Bölüm
Yüzeyleriyle kâinatın aynası olan âlemlerin, yaratılış tertibini; cihanın arazlarının ve cevherlerinin mahiyet ve keyfiyetini; özlerin ve eşyanın şekil ve durumlarını; esaslar ve cisimler âleminin görüntü ve hikmetini; canlıların, bileşiklerin ve unsurların bozuşum ve oluşumunu, hakimane üç babla belirtir ve beyan eder.
6 - Bölüm
Feleklerin, nefslerin ve akılların ortaya çıkmasındaki tertibi; tabiatların mertebelerini; özlerin değişimini; ateş, hava, su ve toprağın dönüşümlerinin delillerini; maden, bitki, hayvan ve insanın doğuşunu ve bunların arasında aracı olanı; ruhların geldikleri ve gittikleri yeri; bedenlerin devranının keyfiyetini dört madde ile hakîmâne beyan eder.
7 - Bölüm
Maddede ve zihinde hasıl olan eşyanın sayılarını beyan eden matematiğin, çok önemli ve çok lüzumlu olan kaidelerini, on kolay yöntem üzere, on madde ile açıklar.
8 - Bölüm
Cisimlerin miktarlarını, boyutlarını beyan eden geometrinin, astronomi için önemli ve lüzumlu olan şekillerini kolay bir yöntem üzere dört madde ile beyan eder.
9 - Bölüm
Alemin şeklinin yuvarlak olduğunun isbatını; yıldızların ve feleklerin durumlarının keyfiyetini, hakîmâne on bölümle tafsil eder.
10 - Bölüm
Burçlar sahibi göğü; burçların şekillerini ve isimlerini; burçların katlarını ve sabit yıldızları; ayın menzillerini; gök cisimlerinin uzaklıklarını dört madde ile bildirir.
11 - Bölüm
Yedinci göğün yapısını ve onda olan zühal (satürn) feleğini altı madde ile bildirir.
12 - Bölüm
Altıncı göğün yapısını ve orada hâkim olan müşteri (Jüpiter) yıldızının vasıflarını beş madde ile beyan eder.
13 - Bölüm
Beşinci göğün yapısını ve burada hâkim ola merih yıldızının vasıflarını beş madde ile açıklar.
14 - Bölüm
Dördüncü göğün yapısını ve burada sultan olan güneşin, hükümlerini ve durumlarını dört madde ile açıklar.
15 - Bölüm
Üçüncü göğün yapısı ve burada hükmeden zühre yıldızının (venüs) durumlarını beş madde ile açıklar.
16 - Bölüm
İkinci göğün yapısını ve burada hâkim olan utarit yıldızının durumlarını beş madde ile bildirir.
17 - Bölüm
Dünya göğünün yapısını ve orada hâkim olan ayın durum ve vasıflarını; aya mütaallik olan eşyayı altı madde ile açıklar.
18 - Bölüm
Ayın, Allah'ın kudretiyle, tesirlerini ve burçlar itibariyle hallerini, yedi gezegenin tesirli saatlerini, feleklerin sayılarını, seslerini ve nağmelerini, merkezlerini hareketleriyle dairelerin meydana gelişlerini, esiri cisimlerin tesirlerinin başlangıçlarını beş madde ile açıklar.
19 - Bölüm
Ateş unsurunun mahiyetini, tavır ve durumlarının keyfiyetini dört madde ile açıklar.
20 - Bölüm
Hava unsurunun mahiyetini, keyfiyet ve durumlarını, üç tabakasından üst, orta ve birinci tabakalarda oluşan kainat boşluğunu (atmosfer) dört madde ile açıklar.
21 - Bölüm
Hava küresinin alt tabakasını, tabiat ve vasıflarını, hareket ve isimlerini ve sair durumlarını sekiz madde ile açıklar.
22 - Bölüm
Hava küresinin alt tabakasında meydana gelen diğer atmosferik olayları, yani samanyolu, hâle, sis, kırağı jaleyi; sabahı, şafağı, gölgeyi, gece ve gündüz saatlerini; ayları ve yılları ve zamanları beş madde ile açıklar.
23 - Bölüm
Su unsurunun mahiyetini, keyfiyet ve durumlarını, farklılık ve vasıflarını, isimlerini; denizken buhar, bulut, kar, yağmur, kaynak ve nehir ve yine buhar olmasını; değişik hareketlerle hareket bulmasını; denizlerle karaların yer değiştirmesini; denizlerde ve karalarda bulunanların sudan faydalanmasını, suda hayvanların vücuda gelmesini; su tabakasının kalınlığı sayılan denizlerin derinliklerininölçülmesini, denizle gemilerin yürümesini ve gemilerle halkın her tarafa varıp, murat almasını; yeni dünya (Amerika) bulunup, yer ve deniz devr olunup, batıya giden gemilerin doğu semtine gelmesini yedi madde ile açıklar.
24 - Bölüm
Toprak unsurunun mahiyetini, keyfiyet ve durumlarını, sükûn ve kararını, parçalarını korumasını, vâdi ve dağlarını; yerkürenin iki tabakaya bölünmesini ve yeni dünyanı ortaya çıkmasıyle çizilişini; kaynakların fışkırmasını ve yerin sarsılmasını dört madde ile hâkimâne açıklar.
25 - Bölüm
Yerkürenin üzerinde belirlenen ve varsayılan kutup dairelerini ve kutupları, yeryüzünün beş kısma bölünmesini gerektirir sebepleri, dörtte bir meskun kısmın yedi iklime bölündüğü ve yedi iklimin sınırlarını, her iklimde nice memleketler, dağlar, nehirler ve ne şekil insanların ve hayvanların bulunduğunu, yedi iklimin ötesinin durumlarının doksanıncı enleme dek keşfedildiğini ve incelendiğini, yedi iklimin her birinde en uzun günü bulmayı ve en uzun günden şehirlerin semtlerinin çıkarıldığını, beldelerin mizaçlarının ve sâkinlerinin farklı bulunduğunu altı madde ile hakîmâne açıklar.
26 - Bölüm
Boylam ve enlem daireleri ile yerkürenin satranç ve evleri misali bölünmesini; enlem ve boylamın tayini ile yeryüzünde bulunan beldelerin ve yerlerin yerlerinin ve yönlerinin birbirlerine uzaklık ve yakınlık bakımından nispetlerini; hint dairesiyle zeval çizgisi, itidal çizgisi ve kıble tesbitini; âlemin kutbu tarafında bulunan kutup yıldızının yüksekliği ve alçaklığıyle meridyen derecelerinin mesafe ve miktarını ve bunların bilinmesiyle yerkürenin çapının çevresini ve yüzölçümünü bulmayıp kara ve denizi, ölçü ve seyirle çeşitli noktalarının mesafelerini; dörtte bir oturulan yerin burçlar üçgeniyle yedi gezegene mensup olan belde ve yönlerini; zamanın oniki hayvan üzerinde deveranından yeryüzünde olan tesirleri altı madde ile hakîmâne açıklar ve ortaya koyar.
27 - Bölüm
Yeni astronominin şöhret bulduğunu, kaidelerinin kolay ve muhtasar olduğunu; yerin dönüşüle hareket kıldığını ve yerin ekseninin, âlemin eksenine paralel ve kutbuna karşı olduğunu; yeni astronomların bunu ispat ettiğini; gezegenlerin bu astronomiye nispetle duyduğunu, geri döndügünü ve düz gittiğini; bu yeni astronomiye itirazlar olup, hepsine cevap verildiğini; feleklerin tabiatlarinde astronomların ihtilaf kıldığını dokuz madde ile açıklar.
28 - Bölüm
Bileşiklerin oluşum keyfiyetini, yani tam bileşik cisimler olan üç bileşiği (mevalid-i selâse) ki maden, bitki ve hayvandır. Hepsini yedi madde ileaçıklar.
29 - Bölüm
Bedenlerin aynası olan anatomi ilmi; cisim ve canın hürriyetini, hayvanî ve bitkisel ve üçleri, bedene ilişkin olan insanî ruhu ve geçici olan ruhun bazı durumlarını beş bahisle hakîmâne açıklar.
30 - Bölüm
Bedenlerin bileşiminin keyfiyetini, uzuvların tabiatlarının mahiyetini, insan hayatının mizaçlarını, dört rüknün karışım ve bileşiminin, karışımların sebeblerini, durumlarını ve faydalarını ve onlardan oluşanı dört madde ile uzun uzun açıklar.
31 - Bölüm
Azanın fayda, mahiyet ve keyfiyetlerini, isim ve kuvvetlerini, doğuş ve özelliklerini dört madde ile ayrıntılı olarak açıklar.
33 - Bölüm
Omurga kemikleri, boyun kemikleri, kaburgalar, eğe kemikleri ve köprücük kemiklerinin bileşim keyfiyetini beş madde ile açıklar.
34 - Bölüm
İki el ve iki ayak kemiklerinin bileşik keyfiyetini, isim ve özelliklerini yedi madde ile açıklar.
35 - Bölüm
Uzuvların hareketleri keyfiyetini, adalelerin mahiyetini, cüzlerini, metanet ve özelliklerini üç bölümde ayrıntılı olarak bildirir.
36 - Bölüm
Göğüs, omuz, el ve parmak adalelerinin keyfiyet ve hareketlerini altı madde ile açıklar.
37 - Bölüm
Karın ve bel adalelerini, tenasül uzuvlarının, ayak ve ayak parmaklarının adaleleri keyfiyetini; bunların hareketlerini ve faydalarını yedi madde ile açıklar.
38 - Bölüm
Sinirlerin, atar ve toplar damarların keyfiyetini; bedenlerin kuvvetlerini, kıyafetle insanların ahlâk ve tavırlarının bilinmesini; uzuvların şekil farklılığı haseiyle olan insanî vasıflar; uzuvların çekme ve seyrilmesine bağlı olan durumları beş bölüm ile hakimâne tafsil eder.
39 - Bölüm
Atar damarların bittiği yerleri ve faydalarını ayrıntılı olarak beş madde ile açıklar.
40 - Bölüm
Sakın damarların bitiş yerlerini ve faydalarını altı madde ile ayrıntılı olarak açıklar.
41 - Bölüm
İnsan bedeninde bulunan cinsleri ve kuvvet çeşitlerini, uzuvlarının içlerinin başlangıcını ve hayat verici dört nefsi, his ve kuvvet gibi hizmetçileri olan eşyayı altı madde ile açıklar.
42 - Bölüm
Beden uzuvlarındaki şekillerin hikmetini, kıyafetlerin farklılığı hasebiyle muhtelif olan canın vasıflarını, insan uzuvlarının seğrimesinin bükümlerini sekiz madde ile hakîmâne açıklar.
43 - Bölüm
İnsanı âleme tatbik, enfüsü âfaka tevfik edip; cihanın mânâ ve cüzlerinin benzerlerini bu insan vücudunda bulup, bedeninde olan aza e kuvvetlerin bütün eşyaya tek tek vücuh il benzerliğini; bedenin sıhhatinin korunma ve devamlılığını; tabii ölümle ruhun bedenden ayrılmasını dört bölüm ile ayrıntılı olarak anlatır.
45 - Bölüm
Muhafazası lazım olan cânın bileşik uzuvlarının mahiyet, yer ve menfaatlerini; insan bedeninin sıhhatinin esaslarını; bazı münferit gıda ve ilaçların tabiat ve hükümlerini; bazı yiyecek ve meyvelerin fayda ve faziletlerini; insan vücudunu ısıtan ve güzelleştiren bazı elbisenin şekil ve renklerini onbir madde ile bildirir.